Film Arama

NOT: Sayfanın en altındaki Blog Arşivi kısmından aylara göre film seçimi yapabilirsiniz.

30 Mart 2013 Cumartesi

Colombiana (Kolombiyalı İntikam Meleği) Hakkında Yorumum

---
---
---
---




2011 Yapımı

Başrol: Zoe Saldana, Jordi Molla

Babası karanlık işler çeviren Kolombiyalı bir kız çocuğu. Baksanız böyle sakin sessiz bir
velet. Bir gün yine babası bir işler çevirince peşine pis kötü adamlar takılır. Ve evlerini basarlar.
Tabi kızın babası ve anası bir güzel çatışmaya girer ama onca adama kafa tutmak ne mümkün,
ikisi de öldürülür. Kız kalır tek başına. Her ne kadar uysal görünse de tam bir psikopat çıkar
küçük kızımız. Onca adamı atlatır ve babasının verdiği adrese doğru yol alır. Amcasının
yanında hayatını devam ettirir ve amcasına bir katil olmak istediğini söyler, amcası da ne
amcadır ki eğitim vermeye başlar. İşte standart hikaye de bundan sonra başlar; annesinin
babasının intikamını almak için onları öldüren adamları bulmaya çalışır...

Film başta çok güzel gidiyordu, ta ki standart senaryoya bağlayana kadar. Heyecanlıydı başta
çünkü küçük bir kız harika hareketler yaparak bir sürü adamın arasından sıyrılıyordu.
Sahneler güzeldi. Sonra büyüyünce kötü insanları öldürmeye başlıyor, zannediyorlar ki
kızın katillik yapması konuyu değiştirip bizi ekrana bağlayacak ! Peh ! Ayrıca filmlerde nefret
ettiğim bazı kısımlardan da bu filme mevcut ki o da abartılı tesadüfler. Kadın atletik vücut
yapısı ile kötü adamın malikanesini basıyor falan neyse sonra adam garajdaki onca aracın
içerisinden birine binip kaçıyor, meğer kız da onu biliyormuş tuzak kurmuş, peh peh !
Yapımdan çok bir şey beklemeyin ama izlenmeyecek kadar da kötü değil tabi ki.

Bu filme benim verdiğim puan 10 üzerinden 6,3

Çk-   1,7
K-     1,1
Or-   0,9
E-     0,7
O-    1,4
Bu-   0,5

Demek anamı babamı vurursun ha !



24 Mart 2013 Pazar

Analyze This (Anlat Bakalım) Hakkında Yorumum

---
---
---
---




1999 Yapımı

Başrol: Robert De Niro, Billy Crystal

New York'un önde gelen mafya babalarından birisi olan Paul Vitti (De Niro) şehrin en
korkulan adamlarından birisi haliyle. Tüm eyaletlerin mafya babalarının bir araya gelecekleri
sırada bir lokantadan çıkarken silahlı saldırıya uğrar Vitti, ve arkadaşını kaybeder. Bu
saldırıdan sonra kendisinde bir panik atak baş gösterir. Sonra da tesadüfen tanışılmış olan
bir psikiyatriste gitmeye karar verir. Bay Sobel'de (Crystal) artık saçma salak hastalarından
sıkılmıştır o aralar ve aradığı heyecan ayağına gelir, her ne kadar kendi istemese de. Sonra da
güzellikle (!) ikna edilen psikiyatristimiz Vitti'yi hastası olarak kabul etmeye mecbur kalır.
Büyük toplantıya 2 hafta kalmıştır ve Vitti'nin bu panikli halinden kurtulması gerekmektedir.
Bol bol sıkıntı dolu bir süreçten sonra toplantı günü gelir...

Filmin yorumunu bu kadar sıkıcı yaptığıma bakmayın, aslında çok fazla eğlenceli bir film.
Hatta sıkıldığım bir sahnesi bile olmadı diyebilirim. O herkesi korktuğu mafya babasının
psikiyatristin önündeki ağlamaları ve hareketlerine bayılacaksınız. Ve komedi öğesine rağmen
gerçekten çok kaliteli bir yapım olmuş. Yani ne tam aksiyon, ne komedi diyebiliyorsunuz, ayarı
çok iyi tutturmuşlar. Robert De Niro'nun muhteşem oyunculuğundan zaten hiç birimizin şüphesi
yok. Bunun yanında, psikiyatrist rolünü canladıran Billy Crystal ise gerçekten harikalar
yaratmış. Kesinlikle izlemelisiniz, ben arşivime koydum bile !

Bu filme benim verdiğim puan 10 üzerinden 8,8

Çk-   1,8
K-     1,6
Or-   1,9
E-     0,5
O-    2,0 *
Bu-   1,0 *

Galiba deli doktoruna ihtiyacım var !



20 Mart 2013 Çarşamba

The Tall Man Hakkında Yorumum

---
---
---
---




2012 Yapımı

Başrol: Jessica Biel, Jodelle Ferland

Kıytırık bir kasabada kaybolan onlarca çocuk. Ve dilden dile dolaşan uzun adam efsanesi.
Bu kadar ! Zaten bu kısımlardan başka pek de bir şey anlayamıyoruz. Öncelikle aklımıza
şu soru işareti geliyor; madem her Allah'ın günü kasabadan çocuklar kaçırılıp duruyor, daha
ne halt yemeye kasabada yaşamaya devam ediyorsunuz ? Neyse biz filme dönelim. Kasabamızda bir de sağlık görevlimiz var, genelde kasabalı çok sevmese de öyle kendince birşeyler yapıyor.
Bu görevlimiz Julia (Biel) bir gün evine geldiğinde kızını bağlanmış halde yerde kanlar
içinde bulur. Sonra küçük oğlunun odasına koşar ve siyahlı uzun bir adamın kucağında oğlunu
görür, Daviiiiid ! diye bağırarak peşinden koşturur. Başına bir çok iş geldikten ama çocuğunu
bulamadıktan sonra, kasabaya döner. Ama çok büyük bir terslik vardır, David kendi
çocuğu mudur aslında !

Üstteki yorumda sizi heyecanda bırakacak şekilde bir kesinti yaptım. Zaten başta biraz
heyecanlansanız iyi olur yoksa filmin yarısından sonra ipler kopuyor zaten. Yani yarıdan
sonra durum öyle bir karışıyor ki takip etmekte zorlanıyorsunuz, efendim meğer çocukları
iyi bir amaç uğruna kaçıran bir örgüt varmış da, falan da filan da... Evet aynen bana da
çok saçma geldi. Ama derseniz ki ben Jessica Biel'in oyunculuğunu izlemek istiyorum, bir de
kafam bu aralar çok düzenli, biraz karıştırmak istiyorum, o zaman buyurun !


Bu filme benim verdiğim puan 10 üzerinden 5,4

Çk-   1,4
K-     0,6
Or-   0,8
E-     0,8
O-    1,3
Bu-   0,5

Ah pardon çocuğunuzu kaçırdım !



18 Mart 2013 Pazartesi

Çanakkale 1915 Hakkında Yorumum

---
---
---
---




2012 Yapımı

Başrol: Baran Akbulut, Barış Çakmak

Şanlı Çanakkale savaşı. Bu konunun ele alınması bile bize ayrı bir zevk veriyor. Daha
çok belgesel havası veren bu yapım adım adım Çanakkale savaşını bizlere gösteriyor.
Cephelerde dolaşıyoruz, savaş sahnelerine şahit oluyoruz. İngilizleri savaş planları yaparlarken
görüyoruz. Bir destan yazmış olan mayın gemisinin hikayesini, Seyit Onbaşı'nın efsanevi
kahramanlığı yaşıyoruz beraber. Ve dünyayı hayretler içerisinde bırakan zaferimizi kutluyoruz.
 sene önce tam bugün dünyaya verilen dersin kıvancı içerisinde vatanımızla, milletimizle bir kez
daha gurur duyuyoruz !

Filmde Çanakkale zaferinin ele alınmış olması tabi ki çok güzel. Çünkü ülkemizin bu
yönde yapılmış yapımlara ihtiyacı var. Bu ihtiyacı görerek yola çıkmışlar. Lakin yine
her şeyin dört dörtlük olduğunu söyleyemiyoruz tabi ki. Bütçe pek yüksek tutulmamış,
ayrıca film değil de daha çok belgesel havası veren yapım kendini çok dikkatle izlettiremiyor.
Ve de sahnelerin çok sık bir şekilde geçmesi konu bütünlüğünü sağlamamızda bize pek
yardımcı olmuyor. Tüm bu etkenleri dışarıda bırakırsak tabi ki çok bilgilendirici ve çığır
açıcı bir yapım olduğu gerçeğini gözden kaçıramayız. Muhteşem Çanakkale zaferine biraz da
olsa tanıklık etmek istiyorsanız, buyurun buradan...

18 Mart Çanakkale Zaferimiz Kutlu Olsun !

Bu filme benim verdiğim puan 10 üzerinden 6,6

Çk-   1,1
K-     1,8
Or-   1,4
E-     0,2
O-    1,7
Bu-   0,4

Çanakkale içinde vurdular beni !



7 Mart 2013 Perşembe

Kelebeğin Rüyası Hakkında Yorumum

---
---
---
---




2012 Yapımı

Başrol: Kıvanç Tatlıtuğ, Mert Fırat, Yılmaz Erdoğan

Muhteşem bir giriş ! Yapıtın ilk sahneleri bize mükemmel çekim kalitesi ile birlikte harika
anlar yaşatıyor. Zonguldaktaki bir kömür madeninden merhaba diyoruz filme. Madenlerde
zorunlu olarak çalışması gereken vatandaşları görüyoruz. O anları yaşıyoruz beraber.
Tamam konu oradan alıp gidecek derken iki tane gence dönüyor kameralar, iki şair genç.
Çevresindekiler diyor, şairlikle geçinilmez ama şair ruhlu olana söz mü işler ! Yazmaya,
yazdıklarını da satarak geçinmeye çalışıyorlar. Aralarında geçen harika sohbetlerle birlikte
o zamanın ünlü dergisi Varlık'ta isimlerini duyurmaya çalışıyorlar. Gel zaman git zaman böyle
geçinip giderlerken bir gün rıhtımdalar iken böyle karşıdan bir kırmızılı güzel gelir. Gelmezse
olmaz zaten. Sonra aralarında bahse tutuşurlar, bu kız kimin şiirini beğenecek diye. Kız ile
arkadaş olurlar, harika zaman geçirirler. Sonra bir gün bu gençlerden sempatiklik seviyesi
yüksek olan Rüştü öksürmeye başlar. Sonra kan kusmaya... Sonrası ise veremle savaş dolu
bir senoryanun içine sürükleniriz. Kah duygulanırız, kah hiçbir şey anlamayız ama filmin de
başından kalkamayız...

Bu filmde özellikle vurgulamak istediğim bir konu var ise o da harika çekim kalitesidir. Gerçekten
çok yüksek kalite standartlarında çekilmiş bu filmi izlerken kalitenin ne demek olduğunu anlayabilirsiniz. Filmin bu güzel kısmından bahsettikten sonra fazla bir güzellikten bahsedemeyeceğim maalesef. Konu olarak kulağa güzel gelse de filme bir bütün olarak bakarsanız eğer fazlasıyla eksiğinin olduğunu fark edeceksiniz. Elimizde üç konu var; kömür madenleri, aşk, veremle savaş. Yalnız sorun şurada ki filmin bu konulardan hangisi üzerine gittiğini anlayamıyorsunuz. Tam oradan gidecek derken pat diye diğer konuya geçiyor. Yani konu bütünlüğünü yakalayamıyoruz. Ama yapıttaki eğlenceli diyaloglar için ve çekim kalitesinde yerli filmlerin geldiği muazzam noktayı görmek için kaçırmayın derim.

Bu filme benim verdiğim puan 10 üzerinden 7,8

Çk    2,0
K      0,8
Or    1,7
E      1,0
O     1,4
Bu    0,9

Kömür karalı, şiir yazılası kırmızı elbiseli kız !



3 Mart 2013 Pazar

Skyfall Hakkında Yorumum

---
---
---
---




2012 Yapımı

Başrol: Daniel Craig, Judi Dench

İngiltere'nin sözde MI6 efsanesi devam ediyor. Ve bu birimin tek üyesi olan 007 Bond her
zaman göreve hazır. Zaten hazır olmasa ne yapacaklar bilinmez, malum 007 olmadan
hiçbir şey olmuyor ! Filme girişimiz yine aksiyon dolu bir adam kovalamaca sahnesi ile
oluyor. İstanbul'da geçen bu kovalamaca neticesinde kötü adam ile bizim Bond trenin
üzerinde kapışırlarken (zaten trenler de olmasa...) diğer bir ajan ıska sonucu Bond'u vurur.
Ve 007 ölür... Zaten inanmadınız değil mi ! Tabi ki belli bir süre sonra televizyonda MI6
binasına saldırı olduğunu görür ve milliyetçilik ruhu kabarmış bir şekilde ülkesine koşar.
Zaman her zamanki gibi intikam alma zamanıdır... Sonrasında bol bol macera var diyemem
ama Bond hayranı iseniz zaten bunu izleyeceksiniz demektir.

Giriş güzel, standart ama güzel. Bond birilerini kovalıyor. İstanbul sokaklarını dağıtıyorlar
falan. Ha İstanbul'u tamamen köhne bir yer olarak göstermeye çalışmışlar o ayrı mesele.
Filmin ilk sahnelerinden sonra aksiyon sahnelerine hasret kalıyorsunuz. Macera yok, gerilimi
pek verememişler. Yani açıkçası bir James Bond filminden beklenileni yerine getirememiş, o
havayı da soluyamıyoruz. Tamam yine biraz vermişler aksiyonu ama e zaten bu kadarı tüm
filmlerde mevcut ! Daniel Craig'in oyunculuğundan zaten sual olunmaz ama o da filmi
kurtarmaya yetmemiş yani...

Bu filme benim verdiğim puan 10 üzerinden 4,8

Ben Ajan, bildiğin Ajan !